Duygu Nedir?
Duygular; doğduğumuz andan itibaren gelişmekte olan, hayatımızın tümünü etkileyen, bazen olumlu bazen olumsuz fiziksel ve zihinsel tepkilerdir. Davranışlarımızın neredeyse tamamını şekillendiren duygu kavramının tanımı, yüzyıllardır felsefeciler ve psikologların tartışma konularından biri olmuştur. Bu kavram öylesine geniştir ki her birey bu kavram için kendi tanımını yapabilir. Salovey ve Marley (1999), duyguları, “bireylerin yaşadıkları belirli olaylar karşısında ortaya çıkan, farkındalık içeren, fizyolojik tepkileri barındıran, psikolojik alt sistemleri düzenleyen, insanın içsel durumu” olarak ifade etmektedir [1]. Duygular ortaya çıktıkları çevreden ayrı düşünülemez. Çeşitli durumlardan beslenen duyguların olumlu ve olumsuz çeşitleri mevcuttur. Duyguların ortaya çıkması davranışsal, buna verilen tepkilerin dışavurumu biyolojik, zihinsel olarak ifade edilmesi ise bilişsel olarak ele alınabilir.
Duyguların hayatımızda ne kadar etkili olduğunu ve davranışlarımızı nasıl şekillendirdiğini bu bilgilerden yola çıkarak anlayabiliriz. İşte tüm bu duygulardan ve duygusal tepkilerdenyoksun olmak bir rahatsızlıkla açıklanır: Duygu yoksunluğu yani aleksitimi.
Aleksitimi Nedir?
Aleksitimi, “duygular için söz yoksunluğu” anlamına gelir. Aleksitimikler, duygularını tanıma ve ifade etmekte zorlanırlar. Bu durum; duygusal işlevlerine, günlük yaşamlarına ve yakın ilişkilerine de olumsuz olarak yansır. Aleksitimiye sahip bireyler başka evrendenmişgibi davranırlar, duygu ve düşünceleri arasında ilişki kuramaz ve bunları ifade etmekte güçlük çekerler [2].
Aleksitimi rahatsızlığını nörofizyolojik olarak ele alan çalışmacılara göre aleksitimi, beynin iki yarım küresi arasındaki kopma sebebiyle ortaya çıktığını savunur. Bu görüşü savunan uzmanlar aleksitimiyi, limbik sistemden neokortekse gitmek için harekete geçen duyusal uyaranların engellenmesi sonucu, belirli uyaranların bilişsel duygusal yaşantılara dönüşememesiyle ortaya çıkan bir rahatsızlık olarak görür [3]. Bu rahatsızlığa sahip bireylerin duygularını dışa vurmakta güçlük çektiğinden bahsetmiştik. Aleksitimik bireyler, ayrıcasomatik belirtilerin psikolojik bir sorundan kaynaklandığını kabul etmekte de zorlanır. Böylece yaşadıkları psikolojik sorunlarını söz ile dışa vuramadıklarından dolayı bu sıkıntılar fiziksel olarak kendini gösterebilir. Bu fiziksel belirtiler baş ağrısı, kalp çarpıntısı, mide sorunları, kalp ağrısı vb. şeklindedir. Bahsettiğimiz problemler sebebiyle sorunun asıl kaynağı gözden kaçabilir ve somatik sorunlar yanlış anlaşılabilir. Bunlardan yola çıkarak bu noktada kişinin yaşadığı psikolojik sorunların bedenine yansıdığını düşünmemiz mümkündür. Kişideki aleksitimi düzeyi arttıkça bu belirtilerin psikolojik bir sebepten kaynaklandığını kabul etmesi de zorlaşacağından tedavi süreci uzayabilir. Dolayısıyla, bu hastalarla kurulan tedavinin zorlu bir süreç olduğunu söylememiz mümkündür.
Aleksitimi Tedavisi
Aleksitimiyi konu alan çalışmalar, aleksitiminin zaman içinde değişen bedensel ve psikolojik problemlerin aksine bunun bir kişilik özelliği olduğunu ortaya çıkarmıştır [4].Dolayısıyla aleksitiminin tedavisi klinisyenler tarafından da zor bir tedavi süreci olarak görülebilmektedir. Bu rahatsızlığın tedavisinde başlıca, bilişsel davranışçı terapi ve grup terapisi gibi psikoterapi yöntemlerinin yanında farmakoterapi yani ilaç tedavisi gibi yöntemlerin de kullanıldığını da görmemiz mümkündür. Kullanılan tedavi yöntemleri, bireyinduygularını başkalarıyla paylaşmasını ve bireylerin bedensel ifadelerini azaltıp sözlü ifadelerini artırmasını sağlar. Bu gibi psikoterapi yöntemlerinin ve ilaç tedavisinin amacıduygusal farkındalığı artırmak, otomatik ve çarpık düşünceleri azaltmak, duygu düzenlemeyi sağlamak, hastalığın seyrini iyileştirmek ve hastalığın belirtilerini azaltarak hastalığı ortadan kaldırmaktır. Bu yüzden, psikoterapi ve ilaç tedavisi aleksitimi tedavisinde kullanılanyöntemlerdir.
Duygularımız; tüm davranışlarımızı etkileyen, sosyal hayatımızda ve yakın ilişkilerimizde rol oynayan parçalarımızdır. Bu duyguları dışa vurmaktan mahrum olan bireylerin yaşadığı aleksitimi rahatsızlığı; bireylerin duygularını yaşamalarında, duygularla baş etmelerinde ve bu duyguları ifade etmelerinde bir engel olarak bireylerin yaşamını olumsuz etkiler.
Tüm bunların yanında literatürü incelediğimizde aleksitimiyi araştıran çalışmalarıngünümüzde de sürdürüldüğünü ve alternatif açıklamaların getirilmeye devam edildiğini görebilmemiz mümkündür.
KAYNAKÇA
[1]: Demir, E. (2021). Duygular ve Duygu Durumlarının Örgütsel Davranış Alanında Kullanımı. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 6(11), 180-195.
[2]: Batigün, A. D., & Büyükşahin, A. (2008). Aleksitimi: Psikolojik Belirtiler ve Bağlanma Stilleri. Klinik Psikiyatri Dergisi, 11(3).
[3]: Koçak, R. (2002). Aleksitimi: Kuramsal çerçeve, tedavi yaklaşımları ve ilgili araştırmalar. Ankara University Journal of Faculty of Educational Sciences (JFES), 35(1), 183-212.
[4]: Şaşıoğlu, M., Gülol, Ç., & Tosun, A. (2013). Aleksitimi kavramı. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 5(4), 507-527.


