Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi FarmakogenetikLaboratuvarı’nda çalıştığım süre boyunca öğrendiğim en temel şeylerden biri şuydu: bir ilacın etkisi yalnızca ilacın kendisiyle değil, o ilacın verildiği bedenin genetik altyapısıyla da doğrudan ilişkilidir. Bu farkındalık, yalnızca akademik bir bilgi değil; klinik kararların, tedavi süreçlerinin ve hatta hayat kalitesinin merkezine yerleşen bir gerçekliktir. Özellikle nöropsikiyatrik hastalıklarda bu gerçek, bireyin yaşamını şekillendirecek kadar güçlüdür [1].
Neden Herkes Aynı İlaca Farklı Yanıt Verir?
Günümüzde modern tıp, her hastalık için tek bir tedavi yönteminin yeterli olup olmadığını sorgulamaktadır. Özellikle psikiyatrik hastalıklarda bu yaklaşım sıklıkla yetersiz kalıyor. Antidepresanlar, antipsikotikler veya anksiyolitikler gibi ilaçlar, bazı kişilerde oldukça olumlu sonuçlar verirken, bazılarında etkisiz kalabilir ya da istenmeyen yan etkiler oluşturabilir. İlacın herkeste aynı etkiyi göstermemesinin ardında birçok faktör bulunsa da, bireyler arası genetik çeşitlilik bu farklılığın en belirleyici nedenlerinden biridir. İşte bu noktada farmakogenetik devreye girer.
Farmakogenetik, ilaçların insanlar üzerindeki etkilerini genetik farklılıkların nasıl şekillendirdiğini inceleyen bir araştırma alanıdır. Aynı ilaca aynı dozda verilen tepkilerin kişiden kişiye değişmesini anlamak ve daha etkili, daha güvenli tedaviler tasarlamak için kişiye özel genetik bilgiye dayanır. Mesela duygu durum bozuklukları gibi psikiyatrik hastalıklarda bu yaklaşım yalnızca teorik bir çerçeve değil; pratiğe dökülmesi gereken, can alıcı bir ihtiyaçtır [2,3].
Farmakogenetik Laboratuvarında Deneyimlerim
Laboratuvarda ilk elime pipeti aldığımda, yalnızca bir sıvıyı başka bir tüpe aktardığımı sanıyordum. Fakat kısa sürede fark ettim ki elimde tuttuğum o küçük örnek, bir bireyin genetik kimliğini, moleküler düzeydeki sırlarını ve hatta ilaca vereceği yanıtı taşıyordu. Farmakogenetik analiz süreci, kan örneklerinden DNA izolasyonuyla başlar. Bu süreçte, hücre çekirdeğinden DNA’yı saflaştırmak için çeşitli kimyasallar, enzimler ve cihazlar kullanılır. Vortexle karıştırma, blockheater’da ısıtma, santrifüjle fazları ayırma… Hepsi, bilimsel bir ritmin parçası [1].
DNA izolasyonu tamamlandıktan sonra, genetik materyalin belirli bölgelerini çoğaltmak amacıyla bazen PCR (PolimerazZincir Reaksiyonu) adımına geçilir. Bu aşamada, hedeflenen gen dizilerini çoğaltabilmek için özel olarak tasarlanmış primerler ve reaksiyon bileşenleri hazırlanır. Ardından çoğaltılan bu DNA parçaları genotiplendirme adı verilen analiz sürecine alınır. Çalışmalarımızda özellikle SSMPIüzerinde yoğunlaşılmıştı. Farmakogenetik analizlerde sıklıkla incelenen genler arasında CYP2D6 ve CYP2C19 öne çıkar; zira bu genler ilaçların vücutta metabolize edilme hızını doğrudan etkiler [4,5].
Bu genlerdeki bireysel farklılıklar, kişilerin aynı ilaca farklı düzeylerde yanıt vermesinin temel nedenlerinden biridir. Bu tür genetik veriler, tedavi sürecine geçilmeden önce ilacın bireydeki metabolizma hızını, ideal doz aralığını ve olası yan etki risklerini belirlemede yol gösterici olabilir [4,6].
Laboratuvar ortamında incelediğimiz örnekler daha çok duygu durum bozuklukları ,depresyon, madde bağımlılıkları ,alzheimer,şizofreni üzerineydi. Farmakolojik yaklaşımlar nöropsikiyatrik bozukluklarda ancak bireyin hem fiziksel hem de zihinsel özellikleri göz önünde bulundurulduğunda etkili olabilmekte. Özellikle antidepresan tedavisinde “uygun ilacı bulma” süreci kimi zaman aylar sürebilir ve bu durum hastanın iyileşme sürecini geciktirmekte. Farmakogenetiktestler sayesinde bu belirsiz süreç büyük oranda kısalabilmektedir [3].
Örneğin; CYP2D6 geninde varyasyon taşıyan bir birey, fluoksetin gibi yaygın bir antidepresanı çok yavaş metabolize edebilir. Bu tür genetik varyantlara sahip bireylerde, standart dozda verilen ilaçlar vücutta normalden daha uzun süre kalabilir; bu da sedasyon, mide bulantısı ve baş dönmesi gibi yan etkilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlar. Sertralin başta olmak üzere SSRI grubu ilaçların etkinliği, CYP2C19 geninde bulunan polimorfizmlerden etkilenebilir; bu da tedavinin bireyin genetik yapısına uygun şekilde planlanmasını gerektirebilir.Bu tür genetik bilgiler tedaviye başlamadan önce edinildiğinde, hem olası tedavi başarısızlıkları hem de beklenmedik yan etkiler büyük ölçüde önlenebilir [4,6].
Bu süreçte beni en çok etkileyen şey, bilimin dışarıdan göründüğü kadar “soğuk” olmadığını fark etmemdi. Her bir tüpte bir hastanın hikâyesi vardı. Belki aylarca işe yaramayan ilaçlarla mücadele etmiş, belki uykusuz geceler geçirmiş, belki kendini değersiz hissetmiş bir birey. Ve şimdi onun kanından izole edilen DNA, hangi molekülün ona umut olabileceğini söylüyordu. Bilim, ilk kez bu kadar insani geldi bana!
Gelecek: Kişiselleştirilmiş Psikiyatri İle Mümkün mü?
Tüm bu deneyim, beni kişiselleştirilmiş tedavinin sadece bir hayal değil, çok yakın bir gelecek olduğunu düşünmeye itti. Belki birkaç yıl içinde psikiyatristler, reçete yazmadan önce hastadan genetik analiz isteyecek. Hangi ilacın hangi bireye uygun olduğunu anlamak için DNA dizisi bir yol haritası olacak. Klinik psikiyatri, moleküler biyolojiyle iç içe geçecek. Ve belki o zaman, depresyon tedavileri deneme-yanılma olmaktan çıkacak [4,7].
Geriye dönüp baktığımda, farmakogenetik laboratuvarında geçirdiğim zaman yalnızca bilimsel bilgi kazandığım bir dönem olmadı. Aynı zamanda bir bilim insanı gibi düşünmeye başladığım, genetik bilgiyi bir insanın yaşamına nasıl dokundurabileceğimi gördüğüm bir süreçti. Bugün artık biliyorum: Ruhun sessiz çığlıkları genetik kodların içinden de duyulabiliyor. Geleceğin tedavi anlayışı, bu sessizliği çözebilenlerle şekillenecek.
Zihin karmaşıksa, onu anlamanın yolları da karmaşık olmalı. Ama bu karmaşıklığın ipuçları DNA’da saklı. Ve ben, o ipuçlarını öğrenmeye devam etmek istiyorum.
Ayrıca laboratuvarda çalışma imkanı sundukları için kıymetli hocam Prof. Dr. Muhsin Konuk’a, değerli danışmanımız Dr. Tayfun Gözler’e ve A’dan Z’ye her konuda yanımızda olan sevgili supervisorumuz Parvin Abdullayev’e içten teşekkürlerimi sunarım. Bu fırsatı bana tanımaları, akademik gelişimimde önemli bir adım olmuştur.
Kaynakça
Görseller Kaynakça
Görsel 1: https://antalyateknokenttto.com/avada_portfolio/genomik-dna-izolasyon-kiti/
Denetmen: Elif DÖNMEZ


