Serebral palsi (SP), gelişmekte olan fetal veya olgunlaşmamış beyinde ilerleyici olmayan lezyonlara veya kusurlara atfedilen ve aktivite sınırlamasına neden olan ayrıca zamanla iskelet ve kas sisteminde ikincil bozukluklarında gelişebileceği bir grup kalıcı hareket ve postür bozukluğudur. Pediatrik yaş grubunun en fazla görülen fiziksel özürlülük sebebidir. Serebral palsi terimi, ilk olarak 1843 yılında William John Little tarafından tanımlandığı için “Little Hastalığı” olarak da bilinmektedir. Hastalık çoğunlukla 2 yaşından sonra teşhis edilebilmektedir. Ancak pek çok kayıtta 4-5 yaşına kadar teşhis edilmediği de gösterilmiştir. SP’de ayrıca görme, konuşma, yutma ya da bilişsel işlev bozuklukları da görülebilmektedir. SP’nin insidansı her 1000 canlı doğumda 1.5-3 aralığındadır ve 28. gebelik haftasından önce erken doğan (111.8/1000 canlı doğum) ve doğum ağırlığı 1500 gramın altında olan çocuklarda görülme sıklığı daha fazladır (59.2 / 1000 canlı doğum)1,2,3,4.
Serebral Palsi’nin Nedenleri
SP çok çeşitli klinik bulgulara katkıda bulunmaktadır çünkü beynin farklı bölgelerini etkileyen çok sayıda etiyolojiye sahiptir. SP vakalarının ağırlıklı olarak %92’si perinatal döneme (gebeliğin 21. haftası ile doğumdan sonraki bir aylık dönem) kadar izlenmektedir. Doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası olmak üzere SP farklı nedenlerle meydana gelmektedir.
Doğum öncesi:
- Enfeksiyonlar
- Kanamalar
- Plasental yetmezlik
- İlaç kullanımı
- Travma
- Radyasyon
Doğum:
- Prematüre (36. haftadan erken doğum)
- Düşük doğum ağırlığı (2500 gramın altında)
- Zor/müdahaleli doğum öyküsü
- Prezentasyon (bebeğin rahimdeki duruş şekli) anomalileri
- Çoğul gebelik
Doğum sonrası:
- Yenidoğan sarılığı
- Yenidoğan enfeksiyonları sepsis, menenjit.
- Konvülsiyonlar
- Kafa travması
- Merkezi sinir sistemi infeksiyonları
Serebral palside yukarıda belirtilenlerden herhangi birisi bile beyin hasarına yol açabilmektedir. Ancak en önemli risk faktörleri prematüre doğum ve düşük doğum ağırlığıdır. SP hastaların yaklaşık olarak %8’inde kafa travması ve enfeksiyon sonucu olarak ileri yaşlarda görülmektedir4,5.
Serebral Palsi’nin Sınıflandırılması
SP’nin sınıflandırılması beyindeki lezyonun yerine, tonus (kaslardaki normal gerginlik seviyesi) değişikliklerine, hareket bozukluğunun şekline ve hasar düzeyine bağlıdır. SP hareket bozukluğunun şekline göre ‘spastik, diskinetik ve ataksik’ olarak ayrılmaktadır.

Tonus değişiklikleri içerisinde spastisite en sık görülen durumdur. Buna ek olarak bütün SP’li hastaların 3/4’ünün spastik tip olduğu bildirilmektedir. İstemsiz hareketlerle karakterize olan başka bir durum ise diskinetik tiptir. Diskinetik tipte, hızlı ve istemsiz kas kasılma hareketleri, atetoz (elde ya da parmaklarda yavaş, yazı yazar gibi hareketlerin görülmesi) ve kasların istemsiz hareketi görülebilmektedir. Serebral palside kontrolsüz hareketler sarılık ya da şiddetli anoksi (beyine oksijenin hiç gitmemesi durumu) sonucu bazal ganglion hastalarına bağlı olarak gelişir. Bütün bu tonus anormalliklerinin de birlikte görülmesi durumu olağandır. En sık görülen kombinasyon ise spastisite ve atetoz olarak bilinmektedir ve bu tipteki hastalar ‘miks tip’ olarak sınıflandırılmaktadır1,2,4.

Serebral Palsi’ nin Tedavisi
Serebral palsiyi, merkezi sinir sistemindeki lezyonu iyileştirecek başarısı kanıtlanmış bir tedavi henüz bulunmamıştır; ancak SP’li hastalarda beyinde ki nöronlar 5-6 yaşına kadar yeniden organize olmaktadırlar; çünkü beynin hasarlı olan bölgelerinin işlevleri sağlam bölgeler tarafından üstlenildiği için aralarında yeni sinapslar oluşmaktadır. Dolayısıyla, beynin bazı fonksiyonları kısmen de olsa kazanılabilmektedir. Bu sürece nöronal plastisite denilmektedir. Nöronal plastisitenin hızlanmasını sağlayan bazı tedavi yöntemleri vardır. Bobath, vojta terapisi ya da duyusal entegrasyon olarak bilinen bu tedavi yöntemlerinin erken yaşlardan itibaren hastalara uygulanması gerekmektedir; fakat bu tedavilerin de başarısı bilimsel olarak tam kanıtlanamamaktadır. Bu tedavi yöntemlerine ek olarak ilaç tedavisi, fiziksel terapi, cerrahi müdahale, konuşma terapisi gibi çeşitli tedavi yöntemleri de hastanın bireysel ihtiyaçlarına bağlı olarak değişebilmektedir. Sonuç olarak serebral palsiyi tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi yoktur. Ancak çeşitli yöntemlerle engelliliğin azaltılması amaçlanabilmekte ve tedavinin planlı bir şekilde ilerlemesi için bir doktorla görüşmek önemlidir4,5.
Kaynaklar:
- EL, Ö., PEKER, Ö., Bozan, Ö., BERK, H., & Koşay, C. (2007). Serebral palsi hastalarının genel özellikleri.Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 21(2), 75-80.
- Paul, S., Nahar, A., Bhagawati, M., & Kunwar, A. J. (2022). A Review on Recent Advances of Cerebral Palsy. Oxidative Medicine and Cellular Longevity, 2022.
- Peláez Cantero, M. J., Moreno Medinilla, E. E., Cordón Martínez, A., & Gallego Gutierrez, S. (2021). Abordaje integral del niño con parálisis cerebral. In Anales de Pediatría(Vol. 95, No. 4, pp. e1-e11).
- Yalçın, S., & Dormans, J. Serebral Palsi. Ed: Yalçın S, Berker N, Dormans J, Susman M, Serebral Palsi Tedavi ve Rehabilitasyon, 15-61.
- Vitrikas, K., Dalton, H., & Breish, D. (2020). Cerebral palsy: an overview. American family physician, 101(4), 213-220.
Görsel Kaynaklar:
- https://turanturan.com.tr/blog/serebral-palside-hareket-ve-durus-bozuklugu/ alınma tarihi: 06/04/2023
- Yalçın, S., & Dormans, J. Serebral Palsi. Ed: Yalçın S, Berker N, Dormans J, Susman M, Serebral Palsi Tedavi ve Rehabilitasyon, 15-61.
Denetleyen: Elif BÖCÜ