Geçmişten Günümüze Gen Tedavisi

Gen tedavisi en basit tanımıyla günümüzde bazı kalıtsal hastalıklardan kurtulmak ya da kalıtsal hastalığın insana etkisini en aza indirmek için kullanılan bir yöntemdir. 1982 yılında başlayan klinik çalışmalarıyla beraber tahmin edilmeyen ilgiye maruz kalan gen tedavisi yöntemi birçok kalıtsal hastalık, kanser veya sonradan bulaşan hastalıkların tedavisi için bir umut vadediyor1.

Gen tedavisinin asıl amacı, hastadaki hedef hücrelere belirli vektör hücreler ile terapötik genin aktarılmasıdır. Buradaki terapötik gen hastanın gen diziliminde çeşitli sebeplerden ötürü olmayıp hastalığa sebebiyet veren faktörleri ortadan kaldıran bilgi dizisi olarak tanımlayabiliriz. Bu DNA’nın hedef hücrelere ulaştırılması için vektör hücreler kullanılmaktadır ve bu vektör hücreler kendi arasında iki çeşide ayrılırlar. Viral vektör hücreleri ve viral olmayan vektör hücreleri. Herpes virüs, retrovirüs, adenovirüs ve adeno-assosiye virüs en sık kullanılan viral vektörler arasındadır. Viral vektörler ne kadar verimli olsa da daha büyük DNA parçaları aktarımı ve düşük immün ojite için viral olmayan vektörler daha uygundur. Bu yüzden bu vektörler durumun yapısına ve ihtiyaca göre kullanımları çeşitlilik göstermektedir2,3.

Gen tedavisine bakacak olursak asıl amacının hedeflenen hücrenin DNA’sına uygun genin verilmesi de olsa verilecek genin canlıya nasıl aktarıldığı hangi vektörler kullanıldığı, aktarılan genin doğru bir şekilde iletilmesinden genin mümkün olan en az toksisiteyle canlıya yerleştirilmesi genele bakılınca karmaşık bir mekanizmadır. Çünkü buradaki tedavide asıl iş genin düzgün bir şekilde ihtiyacı olan hücreye gitmesi ve gen aktarımı sırasında farklı genlerinde araya karışarak beklenmeyen sonuçlara sebep olmamasıdır. Bilim insanları da eldeki verileri kullanarak hastaya ve hastalığına göre değişiklik gösteren vektör seçenekleri arasından ideale en yakın seçeneği bularak hastalığa göre uyguluyor. Bunu da belirtmekte fayda var şu ana kadar ideal vektör de istenilen özelliklerin hepsine sahip bir vektör kullanılamamıştır. Bütün vektör seçimleri de bittikten sonra vektörlerin hastanın hücrelerine etki edip oradaki hedef hücrelerle temas ettikten sonra da hastanın vücudunun göstereceği tepki de buradaki tedavide önemli bir alan kaplamaktadır2,3.

Gen tedavisi genelinden bahsettikten sonra burada bir konuya daha değinmek istiyorum. Gen tedavisindeki hedef hücreler ve etik değerler. Gen tedavisine bakacak olursak Martine Cline’ın virüslerin genomundaki genetik materyali hücrelere aktardığını tespit edip gen tedavisi zeminini hazırlayan fikri de ortaya atmıştır. Bu süreçten itibaren hayvanlardaki çeşitli genetik hastalıklar üzerinde denenmeye başlanılan tedavi insanların da aileden gelen genetik hastalıkların uygun virüs vektörünü seçerek tedavi edilebileceğini kanıtlamıştır. Ancak burada şöyle bir detaylandırmamız gerek insanların kendisini tedavi etmek gelecek nesilleri tedavi etmek değildir. Uygulanan gen tedavisi insanlarda eşey hücrelere değil sadece somatik hücrelerine olmakla bireysel olarak kişiyi hastalıktan kurtarma üzerine kuruludur. İnsan üzerinde eşey hücreleri hedef hücreler olarak seçip gen tedavisine başlamak etik çevrelerce uygun görülmemiş, ilerideki insan neslinde bir sorun doğurabileceğinden böyle riski göz önüne almak istenilmemiştir4.

Bilim insanlarının gen tedavisini insan üzerinde kullanma ve hangi hastalıklarda gen tedavisine başvurulduğu da değerlendirilmesi gerekilen bir kısımdır. Gen tedavisi ne kadar basit bir tanıma sahip olsa bile söz konusu bir canlı yaşamı olduğu için işin içerisine sayılamayacak kadar faktör dahil olup bunların hepsi düşünülmek zorundadır. Bilim insanları gen tedavisini genellikle kanserde ve tek genli hastalıkların iyileştirilmesi gibi çözümlemesi daha kolay denklemler üzerinde ilerleyişini sürdürmektedir5.

Görsel: Gen tedavisi aşamaları

Kısaca gen tedavisi doğru insanlar tarafından bilgili bir şekilde eyleme döküldüğü takdirde atalarımızdan bize miras kalan bazı hastalıkların bireyleri etkilememesini sağlayacak yeterli seviyeye gelme yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu ilerleme küçük adımlarla ve her daim doğrulama içeren bir süreçtir. Özellikle söz konusu insan yaşamını etkileyecek birtakım şeyler içeriyorsa izlenilen yolun nasıl olduğu çok önemli bir yere sahiptir. Bütün araştırmalar için alınan izinler etik kurulunun belirlediği çerçeve de ilerleyip geleceği aydınlatması da buna bağlıdır diyebiliriz5.

Kaynaklar:

  1. Misra, S. (2013), Human gene therapy: a brief overview of the genetic revolution, Alınma Tarihi: 09.08.22
  2. Mohr, L. (2002), Gene therapy: new developments, Alınma Tarihi: 10.08.22
  3. Walther W – Stein U, (2000), Viral vectors for gene trasnfer: a review of their use in the treatment of human disease, Alınma Tarihi: 09.08.22
  4. Ege Tıp Dergisi (2014), Gen tedavisinin temel ilkeleri ve son gelişmeler, Alınma Tarihi: 09.08.22
  5. Özcan, A. (2007), Gen Tedavisi ve Biyogüvenlik, Alınma Tarihi: 05.08.22

Görsel Kaynak: https://molekulerbiyolojivegenetik.org/wp-content/uploads/2020/01/onayl%C4%B1-gen-terapisi.gif

Denetleyen: Eda ÇELİK

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir